Tatlıoğlu: AK Parti’den kopanların değerli bir kısmı GÜZEL Parti’ye geliyor
Mehmet Korkmaz
9 min read
ANKARA – Kanun teklifleri ve tartışmalarla Meclis’in seçimlerden evvelki son yasama devri hareketli başladı. İktidarın iktisada dönük tekliflerinin görüşüldüğü Meclis’te bütçe mesaisi de yaklaşıyor.
İYİ Parti TBMM Küme Lideri İsmail Tatlıoğlu’na nazaran gelecek seçimleri Cumhur İttifakı’nın kazanması halinde bu, “Türkiye’nin çıkmazı” manasına gelecek. Asıl gündemin toplumun meseleleri olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının bunları “perdeleme” emeli taşıdığını söz eden Tatlıoğlu seçimlere dair de tezli konuştu, “Biz birinci parti olmak için uğraşıyoruz” dedi.
‘SÜRTÜK’ DENİLEN LİSANA KARŞIYIZ’
“AK Parti’den geçiş ve kopuşların değerli bir kısmı hem takım hem de seçmen olarak DÜZGÜN Parti’ye geliyor” diyen YETERLİ Partili İsmail Tatlıoğlu’nun sorularımıza karşılıkları şu biçimde:
CHP’nin başörtüsüne dair kanun teklifi üzerine iktidar anayasa değişikliğini işaret etti. Başörtüsünün yanı sıra ailenin tarifiyle da ilgili bir anayasa değişikliği teklifinin Meclis’e gelmesi bekleniyor. Bu türlü bir teklif karşısında tavrınız ne olacak?
Biz genel olarak metin gelmeden bir karar vermiyoruz. Evvel metne bakıyoruz. Daha evvelki uygulamalarımızda da o denli oldu. Münasebetiyle anayasa metnindeki ilgili düzenlemeye bakacağız o denli karar vereceğiz. Lakin işin temeli şu; doğal ki özgürlükten yanayız. 28 Şubat sürecinde de özgürlükler ismine başörtüsüne yönelik itirazımız vardı. Bugün de özgürlüklerden yanayız. Yani dün ‘gerici’ denilen lisana de karşıydık, bugün ‘sürtük’ denilen lisana de karşıyız.
‘METİNE GELDİĞİNDE BAKACAĞIZ’
Artık Türkiye bunları aşmalı. Genel Liderimiz Meral Akşener’in en gerçek kelamı şu: Kapanan yaralara değil, kanayan yaralara bakmamız lazım. Türkiye bu problemleri aşmış. 21’inci yüzyılın Türkiye’si bunlarla uğraşmamalı. Artık dünya kılık kıyafet, form şemail ile uğraşmıyor. Türkiye de bunları aşmış olmalı. Biz daha demokratik, daha özgür, daha varlıklı bir ülke, kendisini söz etmede geniş alanlar bulan bir toplum olmasını istek ediyoruz. O nedenle bu metine de geldiğinde bu noktadan bakacağız.
DEZENFORMASYON YASASI: TÜRKİYE’Yİ LİG DÜŞÜRDÜ
Muhalefetin ‘sansür’ yasası, iktidarın ise ‘dezenformasyon’ yasası olarak duyurduğu kanun teklifi Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Bu tam bir istibdat maddesidir.
Bu yasaya dair “muhalefetin sesini kısmak için çıkarıldı” değerlendirmeleri yapılıyor. Bilhassa seçim öncesi çıkarıldığı için tenkitler buradan şekilleniyor. Sizce bu yasa seçim öncesi pürüz olarak karşınıza çıkacak mı? Öyleyse nasıl aşacaksınız?
Bu yalnızca muhalefeti değil toplumu susturma ismine bir yasa. Bu yalnızca siyasi partileri değil, sivil siyaseti, sivil itirazları ve sivil eleştiriyi de susturma ismine yapılan bir düzenleme. Türkiye üzere hukukun ve yargının durumunun nerede olduğu aşikâr olan bir ülkede bunu yasal kılmaya çalışan bütün açıklamalar havada kalır. Anayasa Mahkemesi üyelerinden biri Sayıştay üyelerinin ortasından atanır diyor değil mi? İçişleri Bakan Yardımcısı evvel Sayıştay’a üye yapılıyor, akabinde bir ay geçmeden Anayasa Mahkemesi üyesi oluyor. Hani Sayıştay üyeleri ortasından olacaktı? Bir belgeye bakmadan üye oluyor. Bunlar toplumu aldatma siyaseti. Kabul etmiyoruz. Bu yasa Türkiye’ye yakışmayan bir yasadır ve Türkiye’ye lig düşürmüştür. Bu döner dolaşır sahibini vurur. Yasakçılıkla hiçbir yere varılmaz.
‘SARAYIN TALİMATIYLA YAZDIRILMIŞ MADDE’
Bu teklifi Cumhur İttifakı ortak çalıştı. Bilhassa mahpus cezasını öngören 29’uncu unsur çok reaksiyon çekti. İktidar kanadının bunu savunacak argüman üretemediğini tabir ediyorsunuz.
İkisi de üretemiyor. Bir tarafın değil. Rol paylaşılmış. Bu unsur bilhassa talimatla yazdırılmış bir husus.
Kimin talimatı ile yazdırılmış?
Yukarıdan sarayın talimatı ile yazdırılmış bir husus. Bu düzenleme öteki bir türlü olabilir mi? Bilhassa 29’uncu husus büsbütün Türkiye’de otoriter bir yapıya evrilme süreci.
‘CUMHUR İTTİFAKI’NIN SEÇİMİ KAZANMASI TÜRKİYE’NİN ÇIKMAZI DEMEK’
Bütçe görüşmelerine az bir mühlet kaldı. Bu bütçenin seçim bütçesi olduğu değerlendirmeleri de yapılıyor. Sizce de o denli mi?
Partili cumhurbaşkanlığına 2018’de geçildiğinden beri yaptıkları bütün makro gayeler, enflasyon, faiz, döviz kuru, istihdam üzere gayeler ve datalar tutmamış bir iktisat idaresinden bahsediyoruz. 2023 bütçesinde, 2022’ye nazaran yüzde 150’lik bir artış var. Esasen bu Türkiye’de enflasyonun da ne olduğunu resmen gösteriyor. Tam manasıyla bir seçim bütçesi. Birinci sefer 1996’da bu türlü bir harcama yapılmış.
Peki bu bütçe seçim için iktidar açısından kurtarıcı olur mu?
Kurtarmaz. Türkiye’deki bu siyasi atmosferin devamı Türkiye’nin çıkmazı demektir. Yani Türkiye’de Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanması Türkiye’nin çıkmazı demektir. Çok daha derin bir fakirlik ve savrulma içerisinde olan bir Türkiye…
‘KUR MUHAFAZALI MEVDUAT TÜMÖR’
Seçim için iddialısınız. Kazanacağınızı farklı açıklamalarınızda tabir ediyorsunuz. Seçimler haziranda olursa, altı ay üzere bir mühlet bu bütçeyle Türkiye’yi yönetme ihtimaliniz var. Bu bütçeyle nasıl yol yürüyebilirsiniz?
Bir kez bu bütçeyi daha faal olarak uygulayacağız. Orada bir sorun yok. Bir makro planı çerçevesinde kamu mali idaresini düzenleyeceğiz. Merkez Bankası’ndan Hazine’ye, bankalara, harcama ünitelerine kadar aktif bir harcama siyaseti ile bunları düzenleyeceğiz. Kamu mali yapısına tam bir devlet ciddiyeti getireceğiz. Bütçe açığı ve borç sıkıntısında çok önemli kötüleşme var. Merkez Bankası’nın eksenini artı 30 milyar dolarlardan, eksi 50, 55 milyar dolara çıkaran bir iktisat idaresi Hazine’de de çok önemli bir sorunsala neden oluyor. Burada çok büyük tümörler var. Mesela kur muhafazalı mevduat bu tümörlerin bir tanesi. Bu çok kıymetli bir tümör.
Yani “ekonomideki tümörleri” kazımayı mı vaat ediyorsunuz?
Tabii ki. Niye kur kurumalı mevduata geçtiniz? Merkez Bankası’ndaki dövizleri adabına uygun olmayan bir sistemle sattınız ve Türk Lirası’nı tasfiye ettiniz. Türk Lirası’na inanç yok. Kur muhafazalı mevduatın yalnızca Hazine’ye maliyeti 88 milyar lira. Merkez Bankası maliyetini bilen de söyleyebilen de yok. Ekim ayı itibariyle aşağı üst 278 milyar liralık maliyeti var. 20 milyon hanenin kur muhafazalı mevduat nedeniyle kaybı hane başına 12 bin lira.
ERDOĞAN’IN ‘HODRİ MEYDAN’ ÇIKIŞI: ALTILI MASA’YI ETKİLEMEZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis’teki küme konuşmasında CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Hodri meydan” dedi. Bu kelamlar “Kılıçdaroğlu’na adaylık için çağrı” biçiminde okundu. Bu sözler ortak aday belirleme gayesinde olan Altılı Masa’yı tesirler mi?
Hayır etkilemez, neden etkilesin? Sayın Erdoğan’ın siyasi bir tutumu, Kemal Bey’in adaylığı ile ilgili kendi siyasetini lisana getiriyor. Bu masayı etkilemez.
‘PERDELEMELERİ KİMDEN GELİRSE GELSİN YANLIŞSIZ BULMUYORUZ’
Erdoğan’ın kelamları güreş tabiri olan “mindere çekmeye çalışıyor” tabirleriyle de yorumlandı.
O yorumlara katılınabilir. Baktığınız yerle ilgili. Yani kendi siyasetinin o denli olduğu söylenebilir. Bunlar büsbütün yorum lakin bizim temel üzerinde durduğumuz konu, Türkiye’nin günlük ömrü ile ilgili önemli ıstıraplar. Bu gündemin dışında kalmamalı. Sayın Erdoğan’ın halleri, Sayın Genel Başkan’ın “kanayan yara” dediği gündemi örtmeye neden oluyor. Türkiye “O, ona bunu dedi. O, buna bunu dedi” ile vakit geçiremez. Toplumun çok önemli bir kasveti var. Bu giderek artıyor. Bunları lisana getirmek, bunlara dokunmak lazım. Bunlara ses olmak lazım. Tayyip Erdoğan’ın bu seslenişleri, bu gerçekleri perdeleme üzerine lisana getiriliyor. Bu perdelemeleri kimden gelirse gelsin hakikat bulmuyoruz.
YETERLİ Parti TBMM Küme Lideri İsmail Tatlıoğlu ‘TAYYİP BEYEFENDİ VE BÜROKRATLARI BİGÜNAH’
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında ‘Devrimci muhafazakârım’ da dedi. Siz AK Parti’nin kurucularında da birisiniz. Tam olarak devrimci muhafazakârlık nedir? Erdoğan, devrimci muhafazakârlık denen tanıma uyan bir başkan mi?
Sayın Erdoğan’ın bağlantı metodolojisinin bir ögesi bu. Bir kavramla gündemi örtmeye çalışan bir üslup… Devlet gücü var. Kendisinden öteki kimsenin konuşulmamasını isteyen, kendisinden öteki gündemin belirlenmemesini dilek eden bir siyasi anlayışı var. Bu kelamların bunun eseri olduğunu düşünüyorum. Bu kavramlardan çok gördük. Bu kavram, ciddiye alsanız açıklanır. Bu cins kavramların ve telaffuzların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Bir hafta sonra eskiyip gidiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Amasra’da yaşanan maden faciasından üç gün sonra bu çerçevede bir konuşma yapması da eleştirildi.
Tabii ki. Güç Bakanı’nın Meclis’teki konuşması da hakikaten çok üzücü. Kabahat işlemiş çocuk üzereydi. Siyasal sorumluluk ve siyasal ahlak diye bir şey var. Birileri bunu üstlenecek. İstifa diye bir kavram var. Şayet dünkü istifa etseydi bugünkü kazalar olmazdı. Bugünkü istifa etse yarınkiler olmaz. Tayyip Beyefendi ve bürokratları bigünah… Papa Katolik dünyasında bigünahtır. Şia’da da imamdır bigünah. Bizde de Tayyip Beyefendi ve bürokratları bigünah. Kendilerine nazaran hiç hatalı değiller ve günahsızlar…
‘AK PARTİ’DEN GEÇİŞLERİN DEĞERLİ BİR KISMI YETERLİ PARTİ’YE GELİYOR’
AK Parti’den GÜZEL Parti’ye isimler geçti. Önümüzdeki süreçte AK Parti’den ÂLÂ Parti’ye katılacak sürpriz isimleri görebilir miyiz?
Teşkilat bazında oluyor bunlar. Ağır denilecek bir halde de oluyor. AK Parti’den geçiş ve kopuşların kıymetli bir kısmı hem takım hem de seçmen olarak YETERLİ Parti’ye geliyor. Bunlar nasıl tezahür eder şimdi bir açıklamamız yok. Çalışma çerçevesinde bunlar oluyor. Olmadan kamuoyu ile paylaşılmıyor.
‘BİRİNCİ PARTİ OLMA TEZİMİZ VAR’
Seçimlerde cumhurbaşkanlığının yanı sıra Meclis’teki çoğunluğun da kıymetli olduğu vurgulanıyor. YETERLİ Parti’nin savı nedir? Meclis’te nasıl bir YETERLİ Parti göreceğiz?
Genel liderin tabiriyle biz birinci parti olmak için uğraşıyoruz. Türkiye’yi yönetmek için uğraşıyoruz. Sayın Genel Başkan’ın da başbakan olma argümanı da buradan kaynaklanıyor. Bu mevzuda da Millet İttifakı olarak çok yeterli bir süreç yönettik. Türkiye’yi buradan çıkarmak istiyoruz. Bu nedenle de önümüzdeki seçimin iki aday ortasında değil de iki sistem ortasında geçmesini, bir referandum biçiminde gitmesini dilek ediyoruz. Münasebetiyle hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamentodaki yükün Millet İttifakı tarafından oluşacağını düşünüyoruz. Bizim de parti olarak birinci parti olma argümanımız var. Hepimiz bunun için çalışıyoruz. Toplumumuzdan da bu nedenle kredi istiyoruz. AK Parti sonrasına sahiden çok önemli çalışıyoruz. Bu periyodun devamı Türkiye’nin önemli bir çıkmazı demektir.
